Turkish | English | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | gerçeklerle yüzleşmek | face the facts v. | ||
We have to face the facts regarding the USA, the ICC and the European Union. ABD, ICC ve Avrupa Birliği ile ilgili gerçeklerle yüzleşmek zorundayız. More Sentences |
||||
Idioms | ||||
Idioms | gerçeklerle yüzleşmek | face facts v. | ||
You've got to face facts. Gerçeklerle yüzleşmek zorundasın. More Sentences |
||||
Idioms | gerçeklerle yüzleşmek | come back to earth v. | ||
Idioms | gerçeklerle yüzleşmek | be facing up to realities v. | ||
Idioms | gerçeklerle yüzleşmek | drop back to earth v. |